Size adaletsizlik yapıldı mı hiç?
Ya da siz başkasına adaletsiz davrandınız mı?
Bunları biraz düşünün…
Size adaletsizlik yapıldı ise kesin olarak üzülmüşsünüzdür. Unutmayın ki, siz de başkalarına adaletsiz davrandığınızda o kimseyi ya da kimseleri üzmüşsünüzdür.
Ne adaletsizlik yapınız, ne da size adaletsiz davranılsın. Her iki durumda da bunun sonuçları insan onurunu yaralayacak, acı verecek ve insanı isyan ettirecek kadar kötüdür.
Aslında adaletin ne olduğunu bilirsek, bize yapılan ile bizim başkalarına yaptığımız daha iyi anlaşılacaktır.
Nedir adalet?
Sözlüklerde adalet, hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk.
Daha klasik bir tanımla adalet, bir şeyi ait olduğu yere koymaktır.
Yani adalet, olması gerekendir.
Bir şeyi ait olduğu şeyin dışına koymak ise adaletin tam karşıtı olan zulümdur.
İnsanlar bazen kendilerine, bazen en yakınlarına, bazen da çevresindeki insanlara adaletsiz davranırlar. O zaman kamu düzeni bozulur, fitne ve fesat ortalığa saçılır, bundan da herkes mutsuz olur.
Adalet, dengedir. Denge bozulunca sistem yok olur, düzen büyük zarar görür, telafisi mümkün olmayan kayıplar yaşanır.
O halde adalet insanın kendinde, toplumda, kamu düzeninde, çevrede, her yerde sağlanmalıdır. Bozulmaması için her türlü gayret gösterilmelidir.
Allah’ın güzel isimlerinden biri de adl’dır, Yani Allah adalet sahibidir. Allah’ın kendisi adalet sahibi olduğu için kullarına da adil olmalarını emreder.
Rabbim adaleti emreder. Araf 29
Allah açık ve kesin bir şekilde kullarından adaletli olmasını ister. Allah bir konuda emir veriyorsa, bunu oturup çok iyi düşünmek lazım. Bu emir öyle böyle bir emir değil, titizlikle ayakta tutulması gereken bir emirdir .
Adalet, ben adilim demekle olmaz. Mademki adilsin, bunu hayatına, davranışlarına yansıtmalı, bunun için fedakarlık etmelisin.
Adaletin yanlış yola sapmaması için şahitlik ederken, Kendiniz, anne babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa, Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Nisa 135
Adalet yerine getirilirken, kötü arzu ve istekler ön plana çıkıp, bu istekler için adaletten asla taviz verilmemelidir.
Kötü arzu ve isteklerinize uyup adaletten sapmayınız. Nisa 135
Adalet için her insanın yapacağı şeyler vardır, bunlar küçük ya da büyük olabilirler. İnsanlar adalet için bu fedakarlığı yapmalı, toplumları meydana getiren bireyler adil davranarak toplumun da adil davranmasına katkı sağlamalıdırlar.
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olunuz. Maide 8
İnsanlar adaleti ayakta tutsunlar diye beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Hadid 25
Bir insan ben adaleti nasıl ayakta tutacağım dememelidir. Allah, Hadid suresi 25.ayetine göre Kur’an’da bunları açıklamış, adelet ile adaletsiz arasına açık net ölçü koymuştur. Her insan bunu görür, adaletten yana tavır koyarsa adeleti ayakta tutmuş olur.
Ben doğruyu söylersen zarar görürüm, anam –babam veya yakınlarım zarar görür diye düşünerek şahitlik ederseniz adaleti ayakta tutmamış olursunuz, onu yerle bir etmiş olursunuz. Ne olursa olsun şahitlik doğru yapılmalı, söz sorulduğunda doğru söylenmelidir.
Bazen de şahit olduğunuz olaylarda doğru söylerseniz sevmediğiniz insanlar bunlardan yararlanır, sevmediğiniz milletler, dininizden olsun veya olmasın başkaları yararlanır diye asla adil olmaktan vazgeçilmemelidir. İslamı, başkalarına sevdirmek istiyorsak yapacağımız şey doğru şahitlik olmalıdır.
Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olunuz; bu takvânın ta kendisidir. Allah’a isyandan sakınınız. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır. Maide 8
Bazen gücünüz var diye, yanınızdaki veya bakmakla yükümlü olduğunuz yetimlerin mallarını insanlar çekinmeden yerler. Allah bunu yasaklar. Buna temizi pis ile değiştirmek olarak niteler ve bunun büyük bir adaletsizlik olduğunu buyurur.
Yetimlere mallarını verin. Temiz olanı pis olanla değişmeyin. Mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Bu büyük bir adaletsizlik olur. Nisa 2
Adaleti yerine getirmek için yapacakarımız sadece bu kadar değil. ” Bizim bundan haberimiz yoktu demeyelim diye!” Kur’an, her şeyi açık açık bildirir .
“Olgunluk yaşına kadar yetimin malına iyi niyetle yaklaşınız.
Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapınız.
Söz söylendiği zaman yakınınız dahi olsu adaletli olunuz.
Allah’a verdiğiniz sözü tutunuz.
İşte düşünesiniz ve öğüt alasınız diye Allah bunları emretti. “ Enam 152
Adaleti ayakta tutmak sadece tek tek insanların işi değildir. Onların bu konuda yapacakları sınırlıdır. Ama kamu kurum kuruşularının, insanlar arasında hüküm verme yeterliğini kazanmış insanların da adaletin yerine getirilmesi ve adaletin ayakta tutulması için Allah tarafından verilmiş görevleri vardır. Bu görevlerin en başta gelen iki tanesi aşağıdaki ayetlerde yer almıştır.
Bunlardan biri mutlaka emanetleri ehil olana vermektir. Bilmeyen insanları bir işin başına getirirseniz orada adalet olmaz.
Son zamanlarda bu durum artmıştır. Benim cemaatimin adamı, benim partimin adamı olsun da da isterse hiçbir şey bilmesi diye düşünülerek emanetler, yani kamu makamları, kamumun mallarının yönetimi ehil olmayan insanlara verilmektedir.
Bu kökünden yanlıştır.
Bilen bir insanın yönetimi hem kendine yarar sağlar, hem de yönettiği kuruma , sonuçta bundan ülke kazanır.
Bilmeyen bir insanın yönetiminin zararı ise hem kendine hem de o ülkeye olur ki, bundan herke zarar görür.
Bu konuda Allah’ın kesin hükmü şudur:
Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Nisa 58
Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de adalet kurumları, hatta bakanlığı vardır. Hakimlerimiz savcılarımız vardır. Devlet bu insanları adaleti ayakta tutsun diye, onu bunu kayırmasın diye yetiştirir, okutur, mahkemelerin başına getirir. Bu yetişmiş insanlar Allah’ın emrini yerine getirmek ve adaletle hüküm vermek zorundadırlar. Çünkü Allah adaletle hüküm veren her insanı sever. Allah’ın sevgisini kazanmak ise başka değerli kazanılacak bir şey yok anlamına gelmektedir.
Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları sever. Maide 42
İnsanlar adalet dağıtırken sadece adaletin yerine gelmesine bakmalılardır. Bu Müslümandır, buna adaleti verelim, bu değildir buna vermeyelim diye düşünemez hiçbir Müslüman. Ya da bu türktür, buna verelim, bu değildir vermeyelim diyemez, denilemez. Hak kutsal bir kavramdır. Kimin hakkı ise adalet sağlayıcı bu hakkı ona teslim etmelidir.
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adaletli davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, âdil olanları sever. Mümtehine 8
Yani her hak sahibi ki, bu kim olursa olsun, Müslüman ateist, Afrikalı, Çinli farketmez, hakkını almalıdır. Her hak sahibi hakkını alırsa, orda zulum olmaz, kaos olmaz, çatışma olmaz, mutluluk ve barış olur.
Bir toplumda zulmü ordadan kaldırmak için oraya adaleti tam olarak yerleştirmek gerekir.
Adalet, yani insanlara hakları verildikçe, orada zulum azalır, adalet verilmedikçe zulum artar. İnsanlık tarihinde insanlar bu bedeli çok ödemişlerdir. Şimdi şu ayete dikkatlice bakalım:
ALLAH şu iki adamı da örnek verir: Birisi bir şey yapacak yeteneğe sahip olmayıp tümüyle efendisine/sahibine bağımlıdır, onu ne işe koşsa bir şey beceremez. İşte böyle bir kişi ile doğru yol üzerinde bulunup adaleti uygulayan kişi hiç bir olur mu? Nahl 76
Elbette olmaz.
Zümer suresi 9. Ayette “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”
Adaleti tam olarak dağıtan ile onu zulme dönüştüren asla bir olamaz. Adil olanı Allah sever, zalim olanı ise Allah sevmez.
Adaletli davranınız. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. Hucurat 9
Allah, iyi davrananları, adil olanları sever. İyi davranmak ,adil olmak nasıl bir şeydir. Ne yapmalı ki adil davranılmış olsun, ne yapmalı ki iyilik yapılmış olsun?
Küçük bir iş yeriniz var, birini çalıştırıp parasını veriyorsunuz tastamam. Bu adilbir davranıştır,iyilik yapmaktır. Bunun dersini yaparsanız adaleti yerine getirmiyorsunuz, iyilik değil kötülük yapıyorsunuz.
Gıda maddeleri üretiyorsunuz satıyorsunuz, ölçüyü ve tartıyı tam yapıyorsanız adilsiniz,yapmıyorsanız, hile karıştırıyorsunuz adalettin haberiniz bile yok.
Zengin, güzel ve hatırlı kimselere yaptığı hizmetler için öncelik tanıyan, garibana insan yerine koymayan bir insanın yaptığı adaletle bağdaşmaz. Bu adaletsiz bir tutumdur.
Adalet, öyle bir değer ki, ekmek gibi , su gibi, hava gibi herkese lazımdır. O yoksa zulum vardır, kavga vardır, huzurdan eser yoktur.
Her insan kendi çapında adalete hizmet etmelidir. Önce kendi var ise adaletsiz davranışlar, onu yok etmeli, kendindeki zulmü ortadan kaldırmalıdır. Sonra çevresindeki insanlara adaletini yansıtmalı, onların adaletsiz davranışlarına karşı çıkmalıdır. Eğer bir insanda ve ülkeden adelet giderse, onun yerini hiç şüphesiz insanları yakıp kavuran ateş her yanı saracaktır.
ALLAH adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan ise sizi meneder. Öğüt almanız için sizi böyle aydınlatır. Nahl 90
Allah, ısrarla adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi istemekte, kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan vazgeçmemizi men etmektedir.
Adalet dengedir. Eğer insanın, toplumun ve kainatın dengesi bozulursa ordada ne insan, ne toplum ne de dünya kalır.
B E N,
Allah’ın bana indirdiği kitaba inandım. Sizin aranızda adaletle davranmakla emrolundum. Şura 15
Allah’ım insanlar arasında adaletle hüküm vermemi sağla. Bana arzu ve isteklerime uyarak adaletsiz işler yaptırma, biliyorum ki, Allah yolundan sapanlara Senin şiddetli azabın vardır. (Bknz. Sad 26 )
Hazreti Ali diyor ki;
Haksızlığa boyun eğmeyiniz, yoksa hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.
Allah’ım beni adaleti ayakta tutan kullarından eyle.
Saygılarımla…..
Necmi AKGÜL