ALAH’I TANIYOR MUSUNUZ?

Allah’ı biliyor musunuz? diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?
Ben söyleyim, “Evet, biliyorum.” diyeceksiniz.

Ne kadar biliyorsunuz? diye sorsalar, biraz düşünürsünüz, sonra başlarsınız saymaya. Allah, yaratıcıdır, kuvvetlidir, her şeyi bilir, görür işitir, rızık verir.

Bu kadar ve bunun gibi birkaç özellik daha.

Sizce bu Allah’ı tanımak için yeterli midir?

Sonra bu kadar bildiğinizi atalarınızdan mı, ya da oradan buradan duyduklarınızdan mı öğrendiniz?

Allah yaratıcıdır. Bu kesinlikle doğru. Peki Allah yaratıcıdır dediler size, siz de bu doğruyu kabul ettiniz. Ya da rızık vericidir, ya da diriltir, öldürür, görür, işitir, bunları da kabul ettiniz, üzerinde hiç düşündünüz mü?

Allah nasıl yaratır, nasıl görür, nasıl işitir, öldürür, diriltir? Eminim çoğu insan gibi sizler de düşünmediniz.

Müminin ilk görevi Allah’ı bilmesidir. Öyle ondan bundan duyduklarıyla değil, Kuran ile, aklı ile, ilim ile bilmelidir.

Öyle bir kaç kelime, birkaç sıfatı ile  değil, derinlemesine bilmelidir.

Allah, insanı yaratmıştır. Yaratırken insana,gözler, gönüller, eller,ayaklar, duygular, akıl, kan, mide, cinsel organlar, konuşma yeteneği vererek insanı donatmıştır. Sonra bir millete mensup olma, okuma, ana baba, çevre, hısım akraba, çeşitli yiyecekler, giyecekler.. ve daha bir çok şey..

Bütün bunlara sahip olan insan, kendini yaratanını tanımalı bilmelidir.

Çünkü, insan Allah’ın kuludur. Allah’a kul olmak ancak onu tanımakla, bilmekle olur.

Allah’ı bilmeden ona kulluk edemezsiniz. Ederseniz, iyi ile kötüyü, doğru ile eğriyi, güzel ile çirkini, faydalı ile zararlıyı birbirine karıştırırsınız.

Allah’ı neden bilmemiz gerektiği şu örnekleri düşünürseniz daha iyi anlarsanız.

Evleneceksiniz, eşinizin nasıl biri olduğunu bilmek için araştırma yaparsınız.

Çalışacaksınız, çalışacağınız işiniz için bilgi edinirsiniz.

Ev yapacaksınız, otomobil alacaksınız, çocuğunuzu okula götüreceksiniz, hastasınız, geziye gideceksiniz, bütün bunları yapmadan önce çalışır, bilgi toplarsınız. Günlerce araştırma yaparsınız. Sonra da karar verirsiniz.

Peki bunları yapıyorsunuz da, sizi yaratan Allah hakkında düşünüp bilgi toplamıyorsunuz? Dünyadaki her şey gecicidir, ölüp gidince her şey  burada kalıcıdır, gerçek ihtiyacınız olan Allah’ı neden düşünüp de O’nu tanımaya çalışmıyorsunuz?

Allah demek, Allah’ı tanımak bilmek demek midir?

Allah vardır, birdir demek Allah’ı tanımak için yeterli midir?

Allah derken, o mübarek adı söylerken bilinçli, inançlı, imanlı, düşünerek söylemelidir. Allah deyip hiçbir şekilde düşünmemek, dudaklardan kalbe inmeyen ve kalbi titretmeyen Allah  denmesi ne kadar Allah’a yakışır Allah demek, Allah’ı bilmek demektir.

Domates, kapı, su, ağaç der gibi Allah derseniz, daha o harfler dudaklarınızdan dökülürken ne dediğini unuttuysan ne kadar Allah  demiş olursun.

Allah deyince titremeli gönüller, Allah deyince durup düşünmeli,  daima görüldüğünü hesaba katmalısın ki, Allah’ı bilmiş olasın.

Allah, insanın yaratılış  kanunlarını, yani fıtrat kanunlarını, kendini bilecek şekilde düzenlemiş, proğlamlamıştır. Ve bu kanunlar ana karnında iken insana verilmiş, ana karnında insan Rabbimiz Allah’tır diye  bu kanunları kabul etmiştir.

Bu durum Kuran’da çok açık bir şekilde anlatılmıştır. İşte o ayet:

“Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden nesillerini aldığında onları kendilerine karşı şöyle şahit tuttu:
 “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”
Onlar da: “Evet Rabbimizsin. Biz buna şahidiz.” dediler.
Artık Kıyâmet günü; “biz bunun farkında değildik” diyemezsiniz Araf 172

Ayette Allah insana ana karnında soruyor, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye, insan da bunu “Evet,sen bizim Rabbimizsin.”  diyerek kabul ediyor.

Allah’ın insana bunu sormasının ve insanın da  Allah’ı Rab olarak kabul etmesinin bir sebebi vardır. Yarın ahirette insan Allah’a “Benim senin varlığından haberim yoktu.”demesin diyedir.

Çünkü insan sorguya çekilecektir. İnsan benim Sen’den haberim yoktu, bana kendini tanıtıp bildirmedin diyemeyecektir. Rabbin değil miyim diye sorulmuş, o da ana karnında evet Rabbimsin demiştir.

Her insan Allah’ı bilecek şekilde yaratıldığına göre çevremizde Allah’ı tanımayan, bilmeyen bir yığın insan var. Bu neden böyle? Bu böyle çünkü insan bilerek, kibir ve gururundan Allah’ı inkar ediyor. Aldığı eğitimden, atasından gelen inkarcılıktan böyle yapıyor. Oysa Allah’ı biliyor, kabul ediyor, hiçbir insan Allah’ın kanunlarından kaçamaz.

Firavun öleceği zaman “Musa’nın Rabbine iman ettim.” demişti. Oysa kısa bir süre önce Allah’lık iddiasında bulunuyordu.

Allah kullarına karşı çok merhametlidir.

Bu kanunları ona üflemesine rağmen insan çok nankördür. İyilik bilmezdir. İnsanın özüne yerleştirdiği tanıma proğramını hatırlatmak için Kuran’da kendini anlatmıştır. Yarattığı her şeye Kendi’ni bilecek ilmi gerçekleri,  delilleri koymuştur.

Aklı olan bunu düşünüp anlar.

Aklını kullanmayan, yani düşünmeyen de her türlü acı ve ızdırabı yaşar. Yunus 100

Şimdi yaratılana düşen şey,  Allah deyince umursamadan, düşünmeden geçip gitmek değil, titreyerek O’nu anlamak, bilmek, ne dediğine kulak vermektir.

Size hem bu dünyada hem de ahirette gerekli olan imanınız  ise, ki öyledir, o halde imanın da en temeli olan, olmazsa olmazı olan Allah’ı tanıyın bilin.

Peki Allah’ı kimden tanıyacağız? Hiç şüphe yok ki, Allah’ı kendinden tanıyacağız. Allah, kendini Kuran’da tanıtmıştır. İşte Allah’ı tanımak için insanların anlatımlarına değil, Allah’ı Allah’tan bildirdikleri ile tanıyacağız.

Hem öyle tanıyacağız ki, tam olarak gerektiği gibi olacak bu tanıma. Çünkü Allah şöyle buyuruyor:

Allâh’ı gereği gibi bilemediler.Zümer 67

Bu,  gerektiği gibi bilemediler ifadesi Allah’ı bil demektir. O halde Allah’ı bilmenin tam olarak kaynağı Kuran’dır.

Allah, Kendini İhlas suresinde şöyle tanıtır:

De ki:
Allah tektir.
Varlığını sürdürmek için hiçbir şeye muhtaç değildir, herkes O’na muhtaçtır.
O, doğurmamıştır, doğurulmamıştır.
Hiçbir şey O’na denk değildir.

Bu sureyi hemen hemen herkes ezbere bilir. Ama ezbere Arapçasından bilir, okur, üzerinde düşünmez. Oysa her ayeti üzerinde tek tek durmak, düşünmek ve Allah’ı anlamaya bilmeye çalışmak gerekir.

Rabbinin yüce adını TESBİH et. Ala 1

Rabbinin  yüce adını tesbih et demek, eline tesbih al da Allah Allah diye çekmek değildir. Allah’ın adını tesbih et demek,  Allah’ı bütün noksanlıklardan uzak tut demektir.

Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O,azizdir,hakimdir. Hadid 1, Tegabbün 1

Sadece insanlar değil, yerler ve gökler ve yaratılan her şey de Allah’ı bütün noksanlıklardan uzak tutmaktadırlar.

Müminim diyen insanın ilk görevi, Allah’ı gerektiği şekilde bilmesi olmalıdır.
Allah’ı gereği gibi bilemediler. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye üstündür. Hacc 74

Andolsun, onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim emre amade kıldı?” diye soracak olursan, şüphesiz: “Allah” diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar? Ankebut Suresi, 61

Yaratılmış olan ne varsa, Allah’ı tesbih ederler, yani subhan Allah, derler. Mümin de varlığını kabul ettiği, inandığı Allah’ı bilmeye O’nun :

SUBHANALLAHTIR.
BÜTÜN NOKSANLIKLARDAN UZAKTIR.
EKSİKSİZDİR,  TAM MÜKEMMELDİR.
 HİÇ BİR ŞEYE İHTİYACI OLMAYANDIR.  diye bilmesi gerekir.

Kuran,  Allah’a inandık, iman ettik diyen bir çok insanın inanmadığını açıkca söylemektedir.

İnsanlar içinde bazıları vardır, “Allah’a ve âhiret gününe inandık!” derler ama onlar inanmış değillerdir. Bakara 8

Yaratılışda Allah’ın rabbi olduğunu kabul eden insan, dünya hayatında da öyle inanmalıdır ki, kabul ettiği Allah’a bütün kalbi ile iman etmelidir. İnandım  ben demekle Allah’a iman olmayacağını insan bilmelidir.

Bütün noksanlıklardan uzak olan Allah, Yaratıcıyım diyor. Allah yaratıcıdır.

Bu gerçeği söylerken şöyle düşünmeliyiz, Allah’ın yaratışında noksanlık, çirkinlik, düzensizlik yoktur.
Allah, adalet sabidir dediğimizde ruhumuza şunu yerleştirmeliyiz, Allah’ın adaletinde noksanlık, haksızlık yoktur.

Allah’ın rızık vericiliğinde noksanlık yoktur.

Allah’ın Affediciliğinde, bağışlamasında noksanlık  olamaz.

Allah’ın görmesinde, işitmesinde, bilmesinde, sevmesinde, eksiklik, noksanlık olamaz. Eğer olursa, O, yaratan, yani Allah olamaz.

Allah’ın her şeye gücü yeter. Bakara 106

Gücünün yetmesinde acizlik, güç yetirememezlik gibi bir şey olamaz.

Yapmakta olduklarımızdan Haberi olan Allah’tır. Bakara 140

Yarattığı hiçbir şeyde haber almasında O tam mükemmeldir, eksiği olamaz.

Sizler, Allah’ın acıyan, yardım eden, merhamet sahibi olduğunuzu düşündüğünüzde, hemen aklınıza getirin ki, O’nun bu durumlarda asla bir eksikliği, noksanlığı yoktur.

Allah, hükmedenlerin hakimi değil midir? Tin 8

Yönetiminde, hükmetmesinde asla bir noksanlık olmayan tek varlık Allah’tır.

En güzel isimler Allah’ındır.

O, yaratan, var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir. Haşr 24

Allah’ın bildirdiği şeylerde asla bir noksanlık bulunmaz.

Kuran’ı anlayarak okuyan insan Allah’ı daha iyi anlayacaktır, bilecektir. Kuran’da Allah 2698 defa geçmektedir. Her geçtiği ayette  Allah kendini yarattığı kullarına tanıtmakta, O’nun varlığının delillerini bir bir gözler önüne sermektedir.

Allah, kuluna akıl vermiştir. Aklı olan yaratanını düşünecektir. Bu mümin kulun görevidir.

Bazı insanlar vardır, Allah hakkında düşünmedikleri gibi bilmeden O’nun hakkında konuşmaktadırlar. Sanki kendini yaratandan değil de sıradan bir varlıktan konuşuyormuş gibi hiç düşünmezler. Allah böyle şeyleri sevmez ve bunu haram saymıştır
.
De ki: Rabbim … Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır . Araf 33

İnsan hem bilmez Allah’ı hem de yalan yanlış orada burada konuşur durur. Çok duymuşsunuzdur, anne çocuğu için “Allah baba kızar.” dediğini.

“Allah çocuk edindi.” dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine, göklerdekiler de yerdekiler de O’na aittir. Bunların tümü O’nun önünde boyun bükmektedir. Bakara 116

Bu anne veya bunun gibi olan anneler babalar Kuran’da habersizdirler ve Allah’ı hiç bilmiyorlar demektir. Bildiği tek şey Allah diye birinin olduğudur. Bilinçli bir insan Allah’a (haşa) baba demez. Derse Allah’ın çocukları olduğunu, Allah’ı birinin doğurduğunu, dedesi, torunları olduğunu kabul etmiş olursunuz. Bunun şakası bile olmaz. ihlas suresini okuyorsunuz, bir defa daha okursanız, anlarsınız.

Başka örnekler çok. Allah’ı gerektiği gibi bilen insan  Allah hakkında bin  düşünmelidir. Haşa,  Allah’a küfreden insanlar var. Bunlar gerçeği kabul etmeyen din dışı mahluklardır.

Allah’ın insanlar tarafından bilinmesine, tanınmasına ihtiyacı yoktur. İnsanın Allah’ı bilmeye ihtiyacı vardır.

Allah’ı tanımak isteyen insan, önce kendine bakmalıdır. Çünkü bu bilgi kendisine Allah tarafından verilmiştir. İnsan o zaman görecek ki, Allah O’na çok yakındır. Bu gerceği ayrı bir ayetle zaten bildirmiştir.

Allah, insana şah  damarından daha yakındır. Kaf 16

Yani Allah, insanın içindedir, beynindedir, gönlündedir, hücrelerinde, kanındadır. Bu nedenle insanın ne düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini, ne yaptığını, ne yapacağını çok iyi bilmektedir.

Yani Allah, insanı yaratmış sonra da “Hadi şimdi ne halin varsa gör!” diyerek başıboş  bırakmamıştır. İnsan başıboş bırakılmadığını bildiği zaman Allah’ı bilme yönünde önemli bir adım atmış olacaktır.

İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! Kıyame 36

İnsan başıboş değildir. Onu yaratan, ona bu kadar rızık veren dünyada yesin içsin eğlensin de Beni de unutsun için yaratması düşünülemez zaten. Sizler dünyaya gelmesine yardımcı olduğunuz çocuğunuzu başıboş mu bırakıyorsunuz?

Bütün bunlar bir araya geldiğinde insan Allah deyince, ya da Allah anıldığında  kalbi titremelidir.
Allah’ı bilip tanıyan ve iman edip yaratanına güvenen bir insanın gerçekten Allah deyince kalbi titrer. Kalbi titrer, yani kalbi sallanır değildir, kalbi titrer demek, yaptığı her işi Allah’ın rızasına uygun yapar. Bunun için başına bir şey gelirse de ona razı olur demektir.

Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, yardım ve destekte bulunur, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden harcarlar. Hacc 35

Allah, şu ayette diyor ki:

Öyle ise siz beni  anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! Bakara 152

Allah’ı anmak Allah’ın da bizi anması, yardım etmesi için gereklidir. Ama mümin Allah’ı nasıl anacaktır? Allah Allah demek Allah’ı anmak mıdır? Hayır, bu sadece Allah’ın adını söylemektir.
Allah nasıl anılması gerektiğini Bakara suerisinin 200. ayetinde bildirmektedir. Babalarınızı andığınız, hatta daha güçlü bir anışla anınız. diyor. İşte o ayet:

Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. Bakara 200

Baba baba demek babayı anmak değildir. Adını söylemektir. Babayı anmak, ona saygı göstermek, din dışına çağırma hariç sözlerini yerine getirmek, ona yardım etmek, onu her yerde onurlandırmaktır. Allah’ı anmak demek te O’nun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak, yapma dediklerini yapmamak, yap dediklerini yapmaktır. Allah ancak böyle anılır, hatırlanır.

Allah deyip de kalbin bu söyleyişten habersizliği Allah’ı anmak değil, anmamaktır.

Çevrenizde Allah’a inandığını söyleyen ama ahreti inkar eden insanlar görürsünüz. Neden ahreti inkar ettiğini sorduğunuzda, “Böyle saçmalık olur mu? İnsan ölecek,sonra dirilecek, öldü mü her şey bitti.” derler. Sonunda  Cennete Cehenneme, hesap gününe inanmazlar. Allah’ı istediği her şeyi yapacak güçten yoksun düşünenler, Allah’ı asla bilmemişlerdir, tanımamışlardır.

Bu dünyada yapıp ettiklerinden ahirette sorguya çekilmeyeceğini düşünenler her türlü kötülüğü ve kötü davranışı beklemek lazımdır. Allah diye diye çalar, Allah diye kötülük eder, Allah diye diye insanları kandırırlar. Bu insanlardan uzak durmak lazımdır. Allah ile aldatanlardan fatır 5 uzak durmak lazımdır. Onun kandırma görevi varsa müminin de kanmama, aldanmama görevi vardır.

Allah’ı bilen kullarından olmanızı dilerim.

Saygılarımla…

Necmi AKGÜL

 

 


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: