Ben de bu başörtüsü ayetini anlayamamak derdinden muzdarip bir bayanım.Yıllar içinde def’aten başımı kapattım,açtım..!!Kur’an’ın Türkçesini çeşitli mütefessirlerden okudum.Sizin bu yazınızda da konunun iyice elimine edilmiş olduğunu gördüm.Mantıksız ve tutarsız bir taraf bulamadım.Sıradan bir müslüman olarak; Allah tasavvurum:
Yarattığı insanları kaosa sürükleyecek bir konuya yüce kitabında yer vermeyecek kadar öngörülü sonsuz bir ilim ve kudrete sahip, tek ve benzersiz olan ”Yaratıcı” şeklindedir.Bu nedenle yukarıda anlattıklarınızdan mutmain oldum.Bir de yakın zamanda farkına vardığım ve merak ettiğim bir hususu dile getirmek ihtiyacı hissettim izninizle…Araf suresi 31.ayetin bazı tefsirciler tarafından kayda alınmadığını gördüm.Sayın Bayraktar Bayraklı ve bir, iki alimi tarafından yapılan çeviride bahsi geçen :namaz kılma ve mescitlere girme esnasındaki tebdili kıyafetten diğer çevirilerde hiç bahsedilmiyor.Acaba örtünmenin sadece bu zamanlara hasredilmesi tehlikesini bertaraf etme gayesi mi taşınıyor??? Olaya bu açıdan bakarsak Araf Suresi 31.ayetinden sonraki takibeden 32 ve 33. ayetlerde; haram edilmeyen şeyleri haram sayanları ikaz eder mahiyette konunun devam ettirilmesi bize cevap manasında olması cihetiyle oldukça manidar değil midir??!!Bu hususdaki görüşlerinizi öğrenirsem çok memnun olacağımı da ekleyerek, bitirmek isterim.”Allah en doğrusunu bilir” düşüncesi ile taksiratlarımdan Yüce Allah’a sığınarak O’ndan affımı niyaz ederim..
Saygılarımla
-
Sayın Nilgün Cihangiroğlu,
Yazınızı dikkatle okudum. Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Siz değerli okuyucularıma yararlı olabildimse bundan mutluluk duyarım.
Amacım, Kuran’a uymayan yaşam biçimlerini Kuran’a uygun hale getirmektir.
Araf Suresinin 31. Ayeti şöyledir:
Ey Âdemogullari! Her mescide gidisinizde güzel giysilerinizi giyin ve yiyin, için, fakat israf etmeyin, Çünkü Allah israf edenleri sevmez.Ayette geçen mescid kelimesi Kuran’ın indiği dönemlerde okul anlamına geliyordu. Yani insanların toplanıp ilim, irfan, bilgi, beceri din, hayat ve yaşam şekilleri ile donatıldığı yerdi.
Asırlar sonra bu kavram yozlaştırılmış okul adını cami almıştır. Cami, yani insanların toplanıp dua ettikleri, (namaz kıldıkları) yer anlamına dönüşmüştür. Günümüzde de bu amaçla kullanılmaktadır.
Dikkat ederseniz Peygamberimiz zamanında okunan ezan, hiç değişmeden günümüzde de okunmaktadır. O zaman ezanın anlamı haydi okula, haydin eğitim ve öğretime idi, yardımlaşmaya, destek vermeye, yükü sırtlamaya gelin anlamındaydı. Şimdiki ezanın anlamı ise sadece haydin namaza olmuştur.
Maide suresinin 6. Ayetinde Salata çağrıldığınız zaman elinizi yüzünü yıkayın, başınızı ve ayağınızı meshedin ayeti ile mescidlere benden ve ruh temizliğini ile gelinmesini emreden Allah, Araf 31. Ayette de toplantı yerlerine, yani mescitlere, okullara, camilere gidilirken güzel elbiseler giyinip gidin diyor. Güzel elbiselerden maksat şatafatlı allı güllü olması değil, temiz, ütülü, kişeye ve topluma uyumu olması anlamındadır.
Aslında zinet, sadece giysi olarak almayınız. Ziynet, dünyada ve ahrette insanın onurunu yükselten ne varsa, bunların hepsidir. Güzel ahlak, takva, giysi, güzel davranış, iyi niyet, çalışmak. Bunların hepsi ziynettir, insanın süsüdür aynı zamanda.Demek ki, mescidlere, yani okullara, insanların toplanacağı yerlere gidilirken düşüncelerimiz, bedenimiz ve elbiselerimize dikkat etmeli, temiz gitmeli ve orda yapılacak eylemlere, yani eğitime tam olarak kendimizi vermeliyiz.
Ayetin sonundan da anlaşılacağı gibi, “israf etmeyin” emri bize yemede, içmede, giyinmede aşırılığa kaçmayın, sade ve temiz olun diyerek öğüttür. İsraf gösteriştir, gurur ve kibrin habercisidir. Allah, israf edenleri sevmez. Hani bir söz vardır: Ben vur dedim sen öldürdün,derler.
Ama ne yazık ki, bir çok kimse camilere ziynetlerinizi giyininiz de gidiniz diyerek olayı cami ile sınırlamışlar, ayetin anlamını daraltmışlardır.
Ne yazık ki, bu işle görevli olanlar da bakıp durmakta, seyretmektedir. Bunlar, bu gidişi düzeltmedikleri, buna gayret bile etmedikleri için Allah’a karşı sorumludurlar.İlginiz için teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım..
Necmi Akgül
Merhaba,
Öncelikle sizin yazılarınızı gerçekten çok seviyorum,aklımda cevaplayamadığım bazı soruları sizin yazılarınız sayesinde cevapladım,bunun için size çok teşekkür ederim ama merak ettiğim bir şey var o da Allah neden insanlara acı çektiriyor? Bu soruya aklımda bir türlü cevap veremedim,bu durumdan kurtulmak istiyorum.Kimileri bu bir sınav diyor fakat neden acı çektirerek sınıyor bizi? Evet bizi şimdi hemen direkt olarak cennete koysa da saçma olacaktı fakat bize “büyük acılar” çektirmeden sadece bu dünyada yaptığımız sevap ve günahlara göre de cennet ve cehenneme koyabilirdi ve özellikle kadınların daha çok acı çektiğini düşünüyorum mesela: Tecavüze uğrayanlar kadınlar,tacize uğrayan kadınlar,kendini savunacak kadar güçlü olamayan kadınlar,hamilelikte doğururken acı çeken kadınlar,regl olup onun ağrısını veya zahmetini çekenler kadınlar,sokakta erkeklerin laf atıp rahatsız edildiği kişiler kadınlar ve bir kadın denize mayo ile girdiğinde bu çok ayıp bir şey olarak karşılanıyor fakat erkekler göbeği açık vb.bir şekilde girdiğinde bu gayet normal karşılanıyor.Sizden isteğin lütfen bunun hakkında bir yazı yazar mısın? Yazarsanız çok memnun olurum.
Merhaba,
Öncelikle sitede yazdıklarımın size yarar sağlamış olmasına sevindim. Zaten benim de amacım sizlere Kuran’ı anlatmaktır, sevdirmek, O’ndan daha çok yararlanmanızı sağlamak, Kuran’ı hayatınızın içine almanıza yardımcı olmaktır.
“Allah neden insanlara acı çektiriyor?”
Bilinmelidir ki, Allah insanlara acı çektirmez. İnsanlar kendi yaptıkları yüzünden acı çekerler.
Bu gerçek Kuran’da Şura suresinin 30. Ayetinde şöyle belirtilmiştir.
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah çoğunu affeder.
Musibet, isabetten gelir. Yani bizi gelip bulan, bize ulaşan acı, ızdırap, kötülük, fakirlik gibi şeylerdir. Ayete göre başımıza gelen acıları Allah bize vermez, hatalarımız sonucu bizim başımıza gelir.
Bir de bunun dışında insanın elinde olmadan başına gelenler var. Sizin de belirttiğiniz gibi bir kadına tecavüz edilmesi, sokaklarda laf atılması, doğum sancısı ve regl gibi durumlar var. Bunların dışında sel felaketi ile gelen, yangınla ve depremlerle gelen, durup dururken başa elen trafik kazaları ile gelenler gibi.
Bunlar için Allah sabırlı olunmasını istemektedir.
Her şeye rağmen insana müsibet, yani acılar isaber ediyorsa, bu Allah’ın izin vermesi ile olur. Allah’a yürekten tam olarak iman etmiş kimseleri Allah daima korur ve onun acı çekmesine izin vermez. Bu gerçek aşağıdaki ayette açıkca belirtilmiştir.
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir. Tegabbün 11
Bilinmelidir ki, acılar en büyük öğretmenlerdir. Her insanın başına bir çok acı bela gelir. Bunları güzellikle savmak ve bunlardan ders çıkarmak gereklidir.
Kadıların ay hali ile ilgili Kuran’da şu bilgi vardır. Allah onun bir rahatsızlık olduğunu belirtmektedir. Bu da sayılı günlerdedir.
Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. Bakara 222
Allah bizzat kendisi kullarına sıkıntı ve acı vermez. Bu zulum olur ki, Allah zulmetken uzaktır.
Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler. Yunus 44
İnsanlar kendilerine zulmetmektedirler.
Sokaklarda her kadına laf atılmadığını, her kadına tecavüz edilmediğini bilirsiniz. Kadınlar kendilerini bu durumlardan korumaları gerekmektedir. Bunun için de cinsellğini ön plana çıkarıcı tutum ve davranışlardan kaçınmalıdırlar.
Kadınlar ve erkekler için en güzel elbise takva elbisesidir. (Bakınız örtünme ile ilgili yazılarımıza)
Erkeklerin ve kadınların denize girmeleri ile ilgili düşündükleriniz eğitimsizlikten, dini iyi bilmemekten ve yaşam şeklinin İslama uymadan yaşanmasından kaynaklanan şeylerdir. Allah kadınları erkeklere çekici olarak yaratmıştır. Kadınlar bu çekiciliklerini erkeklere sergilemekten vazgeçtikleri takdirde, erkekler de onlara bakmayacak, rahatsız etmeyeceklerdir.
Ama, cinselliğini sergilemeyen bir çok kadına da ahlaksız, arzu ve isteklerine tatminde sınır tanımayan erkekler de vardır. Bu tür erkeklerin varlığı ve yaptıkları ne yazık ki, bir çok kadının başına dertler açmaktadır. Bu Allah’ın acı çektirmek isteği ile değil, erkeklerin sapıklığı yüzünden olur. Allah böyle erkeklerden ve ahlaksızlardan kadınlarımızı korusun.
Böyle erkeklerle kadınlar ve erkekler toplum huzuru için mücadele etmeli, onları teşhir edip kaçınmak onlardan korunmak olacaktır.
Her şeye rağmen acı v erici, rahatsızlık edici veya kötü bir durum kendilerinin dışında başlarına gelirse onlara “ SELAM !” Deyip geçmelerini öğütlemektedir Allah.
Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz, derler. Kasas 55
Ankebud Suresinin 2. Ayetine “ İnandık” demekle sınanmayacağınızı mı sanıyorsunuz? Diyor Allah.
Allah bizi sınıyor, imtihan ediyor. Sınanmadan kurtuluşa ulaşamayacağımızı bildiriyor. Acılar insana ulaşınca Allah ne yapacağınızı de deniyor.
Yaptığımız iş ve işlemler imanımızın dışa yansımasıdır.
Sonuç olarak bilmelisiniz ki, ALLAH İNSANLARA ACI ÇEKTİRMEZ. Biz hatalarımız sonucu olarak acı çekecek hale kendimizi düşünmekteyiz.
Kafanızdaki soru işareti hala kaybolmadı ise, yapacağınız şey, Allah hakkındaki bilginizi gözden geçirmenizi öneririm. O’nu güzel isimleri ile iyi öğrenin, o isimler üzerinde uzun uzun düşünün. Bir de Kuran’ı okumanızdır.
Bunları yaptığınız takdirde, bu soru işareti kaybolacaktır.
Allah yardımcınız olsun.
Selam, dua ve saygılarımla..
Necmi Akgül
Bir cevap yazın